Kılıçdaroğlu: Saraya gidenleri biliyorum
Fox TV'de İsmail Küçükkaya'nın programına katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Erdoğan'ın sağlıklı bir ruh hali yok. Böyle bir ortamda ne zaman seçim olur bilmiyoruz" ifadelerini kullandı. Kılıçdaroğlu, gazeteci Rahmi Turan'ın dün köşesine taşıdığı iddiaya ilişkin açıklamalarda da bulundu.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkan başlıklar şu şekilde:

- Yönetemediğini o da görüyor aslında. Sade vatandaş da görüyor. Milletin anası ağladı, perişan vaziyette.

- Bizim için öncelik, bu memlekette huzuru, barışı, hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye'yi sağlamak.

- Erdoğan ve ekibi ülkeyi yönetemiyor. Bütün dünyayı kendimize düşman ettik. Dolayısıyla yönetilemiyor. İnsanlar isyanda. Erdoğan çıkıp şunu diyebilir, "Madem siz istiyorsunuz, dediklerinizi kabul ediyorum erken seçim kararı alacağım" diyebilir İYİ Parti'ye. Yani onun psikolojisine bağlı. Biz zaten her an seçim olacakmış gibi hazırız. 

- Seçimin ne zaman olacağı konusunda tahminde bulunmakta zorlanıyorum. Erdoğan'ın sağlıklı bir ruh hali yok. Böyle bir ortamda ne zaman seçim olur bilmiyoruz.

- İstiyorlarsa yarın sabah getirsinler biz seçime onay veririz.

- Parlamenter sisteme dönmek gerek. Bütün siyasi partiler, sivil toplum örgütleri bir araya gelecek. Bir anayasa değişikliği getireceğiz. Herkesin onay vereceği bir demokratik anayasa yaparız. Bu bizim için son derece önemlidir.

 

Görevden alınan belediye başkanları

- Bu tablo taşınamıyor. Sadece siyasi değil ekonomi alanında da taşınamıyor. Seçime giriyorum ve kazanıyorum. 1 gün sonra vali yazı yazıyor. Baştan gelseniz seçime giremezsin deseniz. HDP de başka birini aday gösterir.

- Bu demokrasi mi? Siz demokrasiyi katlediyorsunuz, çözüm arıyorsunuz. Demokrasinin D'si bu süreçte yoktur. Yeni aday çıkaralım diyorlar. Halkın oyuyla gelen bir kişinin yerine yukarıdan başkasının getirlmesi oyları yok saymaktır. HDP diyor ki 'madem tekrar seçime gidelim. Yeni bir kişi gelsin' Bu doğru bir tavır tabii ki.

- Demokratik sistemi kim istiyorsa bir araya gelmeleri doğanın gereği. Demokratik parlamenter sistem istiyoruz. Bağımsız yargı, yasamanın gerekeni yapması ve bir kişinin tahakkümünden kurtulmasıdır. Bizim yaptığımız ittifakı Erdoğan bozmak istiyor. Vatandaşın iş bulmasının karnının doymasının onun için hiçbir önemi yok bu belli.

- Türkiye bir dönem gereksiz bir şekilde kutuplaştı. Başörtüsü olayı yine gündeme getirilmeye çalışıyor. Bakıyorsunuz başörtü takıyor diye yolda yüyürken yumruk atıyor. Neden? Hangi gerekçeyle? Bu provokasyon. Ben ve benim partim onların sorunlarına çözüm bulmak için onların hizmetindedir.

- Türkiye'nin gerçek gündemi ekonim. 82 milyonu ingilendiriyor. Saray hariç onların böyle bir derdi yok. Ekonomide bir çıkmazdayız. Önünü gören bir sanayi, tarım yok.

- Hukuk güvenliğini sağlayacağız. Türkiye'de kimsenin can ve mal güvenliği yoktur. Erdoğan istediğini hapse attırıyor. İstediğini cezaevinden çıkarıyor. Tramp kime teşekkür ettti papazı teslim aldığı zaman Erdoğan'a teşekkür etti. Erdoğan ne derse yargıda o oluyor. 

- Adalet reformu diyorlar. Getirsinlerde biz karşı mı çıktık.

- KHK ile görevden alınıyor. Beraat ediyor. Neden görevine geri alınmıyor. Sonra hukuktan bahsediyorlar. Hangi hukuk?

 

Torba yasayla ilgili 

- AK Parti'ye oy verenlerin vicdanına sesleniyorum. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını kime veriyorsunuz ya. O yetim süt içerken vergi veriyor. Niçin? Atanmış bakanlar ömür boyu sefa içinde yaşasınlar diye. 

- Hikaya bu. Alışveriş merkezlerinde dolarla kira olmaz diyorsun. Gereğini yaptın mı kardeşim. Yolları otoparkları dolar bazında... Milli paraya dönüyoruz. Milli para 17 yıldır geçerli değildi şimdi geçerli olacak.

- Bunlar Aile sigortasıyla çözülecek. İşsiz kaldığın dönemde sana 10 ay para veriyor. Aile sigortası devreye giriyor ve bütün aileye bakıyor. Aile sigortası, uluslararası çalışma örgütünün kabul ettiği bir sözleşme. Yaşlılık, emeklilik, ölüm, işsizlik gibi...

- Daha fazla prim ediyorum daha fazla çalışıyorum ve emekli maaşım düşüyor.

- Bütçede para var. Kimin için harcayacağın önemli. Vatandaşa mı yoksa yandaşa mı?

 

15 Temmuz

-15 Temmuz'u en çok Erdoğan konuştu. Şehit ailelerine yardım için vakıflar açıldı. 'Ne kadar baaşta bulunuldu?' dedik. 'Bu para nerede?' diyoruz. Cevap alamıyoruz. Vakfın adına baktık. Gittik adrese böyle bir vakıf yok. Mahkemeye yanlış bilgi veriyorlar. Yok öyle bir adres. Bu paranın açıklanması lazım. Bu paranın günlük olarak millete açıklanması lazım.

-15 Temmuz kullanıldı.  Şehitler de gaziler de kullanıldı. 309 milyon nerede? 'Efendim bu para Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın hesabında' Neden orada. Vakıfın hesabında olması gerek.

- En tepedeki kibirli olursa diğerleri de kibirli olur.

 

Tank palet fabrikası

- İşte belgesi. Dünyanın herhangi bir ülkesi kendi silah fabrikasını başka bir ülkeye peşkeş çekmez. 25 yıllığına özelleştirme yapıyorsunuz. Kaça devrettin? İhale yaptın mı? Bizim mi haberimiz olmadı. Bu bir Türkiye Cumhuriyeti'nin silah fabrikası. Değeri 50 milyon dolar.

- Niye ihale çıkmadı? Çıkarsın ihaleye.

- Buna ilişkin ikinci kararname çıkardı devir işlemlerini yaptı ve sakladı. 50 milyon dolara Katar ordusuna veriyorsun. Ben kendi ülkemin çıkarlarını savunurum BMC'nin değil. Satılsa kiraya verilse para alınır. Nerede para? Ben peşkeş çekildi diyorum.

- Canan hanım koruma istemedi. Bizim il başkanımızın öyle bir derdi yok. Hangi devletten bahsediyorsunuz. Sarayın ve bir avuç insanın yönettiği bir devlet var şu an. Bütün milletin gözü önünde linç edilmeye kalktık. 

- Biz bu Türkiye'yi düzelteceğiz.

-Benim de çocuklarımın da paraları yoktur. Veremeyeceğimiz hiç bir hesabımız yoktur.

- (Ahmet Takan'a saldırı) Aradım, geçmiş olsun dileklerimi ilettim. Bir gazetecinin özgürce yazması lazım. Gazetecilerin görevi aslında çok önemlidir. Siyasetçiyi eleştirebilir, yanlışını doğrusunu ifade eder biz de yanlışımız varsa düzeltelim deriz.

- Şaşırmadım efendim. Zaten CHP'yi nasıl dağıtırız, nasıl kendi içinde kavga çıkar diye çalışan ekipleri var. Defalarca söyledim. Arkadaşlarıma, partililere söyledim. Adamlar tutuldu paralar verildi biz bunları gayet iyi biliyoruz.Barış Pınarı Harekatı vardı o millet ittifakını nasıl dağıtırım onun hesabını yapıyor. Başka işin gücün mü yok? Erdoğan'ın CHP'yi dağıtmak için, CHP kendi içinde kavgalıdır devleti yönetemez diye bir algı yaratmak istiyor. Devletin en kilit noktalarında kişileri devreye soktuğunu biliyorum. İsim vermek istemiyorum ama herkes biliyor. Devleti bilen herkes anlar.

- Bu haber madem ki Türkiye'yi çalkaladı. Her konuda konuşma yapan Erdoğan niye bu konuda konuşmuyor? "Yok öyle bir şey" desin. "Kimseyi davet etmedim, kimseyle bu konuyu hiç konuşmadım" diyemez mi? Niye demiyor? Buradan Erdoğan'a açık ve net soruyorum. Bu haber doğru mudur, yanlış mıdır kardeşim söyle.Her konuda konuşuyor. Ağzını açtığında lafları arka arkaya sıralıyor. Türkiye'nin medya ve siyaset dünyasını ilgilendiriyor. Herkes konuşuyor.

 

'Bir kabahatimiz oldu, bir başörtüsü meselesini bir numaralı sorun haline getirdik'

- Bizim, bir kabahatimiz oldu, CHP'nin, onu da söyleyeyim rahatlıkla. Öz eleştiriyse, öz eleştiri. Biz, bir başörtüsü meselesini Türkiye'nin bir numaralı sorunu haline getirdik. Oysa kadının kılık kıyafeti bizi hiç ilgilendirmez. Bizi ne ilgilendirir? O kadının mutfağında, evinde huzur var mı, çocuğunun işi gücü var mı, kız çocuğu üniversiteye gidiyor mu? Biz bununla ilgilenmek zorundaydık ve bununla ilgilendik. Ben, dönemin YÖK Başkanına telefon ederek, başörtülü kız öğrencilerin üniversitelere alınmamasının doğru olmadığını söyledim. O da bir genelge yayımladı, açıklama da yaptı, 'Kılıçdaroğlu'nun yaptığı açıklama üzerine biz bu yasağı kaldırıyoruz.' diye. Bunu herkes biliyor üç aşağı beş yukarı.

Bütün bu sorunlar çözülmüşken, başörtüsü olayı Türkiye'nin gündeminden çıkmışken, bazı provokatörler ortaya çıkmaya başladı. Hiç gereksiz, caddede yürüyor bir kadın, başı açık bir kadın başörtülü bir kadına vurmaya çalışıyor. Neden? Hangi gerekçeyle? Onun için dedim, 'Üzülmeyin, üzülürseniz provokatörün ekmeğine yağ sürersiniz. Asla üzülmeyin ve moralinizi bozmayın.' Bütün vatandaşlarıma seslenmek istiyorum: Kadın kardeşlerimiz nasıl giyinirlerse giyinsinler, onlara saygı göstermek bizim görevimizdir. Ben ve benim partim, onların sorunlarına çözüm bulmak için onların emrindedir. Ekonomik sorunları olabilir, işsizlik sorunları olabilir, başka sorunları olabilir, bunlara çözüm üretmek de benim boynumun borcudur.

'EYT'nin sorunu ne onu bilmiyorlar'

- EYT'nin sorunu ne onu bilmiyorlar. EYT'nin sorunu şu: Vatandaş diyor ki 'Beni işimden attılar, iş bulamıyorum. Gidiyorum, özel sektöre, diyorlar ki 'Kusura bakma sen yaşlısın, çalışamazsın.'. Gidiyor devlete, ben aç kalacağım. Emekli edin beni. 'Sen daha gençsin, seni emekli edemiyoruz.' Nasıl geçinecek bu insanlar. Biz bunu çözeceğiz. Nasıl geçinecek aile sigortasıyla. Uluslararası Çalışma Örgütü'nün kabul ettiği 102 sayılı sözleşmede 9 sigorta dalı geçerli. Bütün dünyada uygulanıyor. Türkiye'de 8'i uygulanıyor, aile sigortası uygulanmıyor. Niye uygulamıyorlar, hangi gerekçe ile uygulamıyorlar?

 

 

Diğer Yazılarımız