Cemil Çiçek'ten Sedat Peker yorumu
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Cemil Çiçek, Sedat Peker'in iddialarıyla ilgili konuştu: Videoları seyreden, gazetede okuyan savcıların harekete geçip gereğini yapması gerekir."
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Cemil Çiçek, organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in Youtube hesabından dile getirdiği iddialarla ilgili yaptığı değerlendirmede "Bu bahseliden konular şikayete bağlı suçlar değil. Ceza hukukumuzda şikayete bağlı suçların sayısı Avrupa Birliği süreciyle alakalı olarak azaltılmıştır. Savcılar, bu iddialar hakkında haberdar oldukları an itibariyle, bu iddialarla ilgili soruşturma başlatmaları gerekiyor" ifadesini kullandı.
Sedat Peker'in Serhat Albayrak, Mehmet Ağar, oğlu AK Parti Milletvekili Tolga Ağar vez Pelikan yapılanmasıyla ilgili iddialarıyla ilgili iktidar sessizliğini korurken AK Parti'nin kurucularından, Adalet Bakanlığı ve Meclis Başkanlığı görevlerinde bulunan Cemil Çiçek Deutsche Welle Türkçe'den Değer Akal'a konuştu. Siyaset ve bürokraside cemaat ve tarikatların artan etkisi ve devlete güven sorunu konularında da değerlendirmelerde bulunan Cemil Çiçek Sedat Peker videolarıla ilgili soruları şöyle yanıtladı:
Organize suç örgütü liderliğinden hüküm giymiş Sedat Peker'in videoları, ortaya attığı vahim iddiala gündeme damgasını vurmuş durumda. Size göre, devlete olan güvenin bu kadar zedelenmesi ülke için tehlikeli değil mi?
Türkiye bu sıkıntıları, bu görüntüleri hak etmiyor. En önemli mesele, devlete güven meselesidir. Devlete güven sarsılırsa birçok şeyi yerli yerine oturtamazsınız. Devlete güven yoksa ne doğru dürüst kalkınma ne doğru dürüst demokrasi olur ne de başka türlü kökleşmiş sorunlar çözüme kavuşturulur. Bu nedenle kayıt dışı vurgusunu yapıyorum. Devletin bilgisi ya da denetimi dışında olanların hepsi kayıt dışıdır. Bilgisi var ve denetimi dışındaysa bu da aynı kapıya çıkar. Bu bir gün mafya örgütü olarak ortaya çıkar, bir gün de Gülen gibi dini cemaat terör örgütü olarak ortaya çıkar…
Sedat Peker videoları ile kamuoyuna yansıyanların yüzde biri bile doğru olsa bu çok korkunç. Sizce de değil mi?
Binde biri bile doğruysa felaket ve sıkıntıdır. Binde birken önünü alamazsanız, bu yüzde bir, sonra onda bir olur sonra bir bakarsınız ki bütün vücudu kaplamış. Türkiye bu konuda yeteri kadar geçmişte tecrübe sahibi oldu. Gerekli ders çıkartılarak gereğinin yapılması lazım.
Gelinen aşamada, kamu otoritelerinin, yargının yapması gerekenler nelerdir?
Videoları seyreden, gazetede okuyan ilgili savcı ya da savcıların harekete geçip gereğini yapmaları lazım. Devlete güveni sağlamak açısından bu gereklidir. Bu boyuttaki iddiaları savcılar araştıracak, gerçek neyse ortaya çıkartacaktır. Suç teşkil eden bir şey varsa, evvela yargı makamlarının harekete geçmesi lazım. Bu bahsedilen konular şikayete bağlı suçlar değil. Ceza hukukumuzda şikayete bağlı suçların sayısı Avrupa Birliği süreciyle alakalı olarak azaltılmıştır. Savcılar, bu iddialar hakkında haberdar oldukları an itibariyle, bu iddialarla ilgili soruşturma başlatmaları gerekiyor. Basında yeteri kadar yer buldu, görmüşlerdir… Suç varsa iddianame tanzim edilir, suç yoksa takipsizlik kararı verir. İddialar doğru değilse de elbette biz gereğinin yapıldığını görür, 'yalanmış esası yokmuş' deriz. Ama yargının görevini yerine getirmesi gerekir.