'YUNUSCA' yayın hayatına başlıyor!
Türk ve İslam dünyasının en önemli manevi değerlerinden biri olan Yunus Emre için “2021 UNESCO Yunus Emre Yılı” nedeniyle yoğun bir çalışma başlatıldı. Bu çalışmalardan biri de Yunus Emre şiirlerinin, öğretisinin ve araştırmaların dünyaya duyurulması amacıyla hazırlanan 'YUNUSCA' dergisi...
'YUNUSCA' projesinde görev alan, Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şahin Filiz bugün Veryansıntv.com'da yer alan yazısında, yıl boyunca 14 sayı halinde çıkarılması planlanan 'YUNUSCA'yı anlattı...
Prof. Dr. Filiz, 'Unesco 2021 Yunus Emre Yılı', hak ettiği yeri ve önemi Yunus’tan esirgemeyecek belediye başkanları, akademisyenler, kültür ve sanat camiasından saygın insanlardan oluşan çalışma grupları tarafından, beklentilere yanıt verecek şekilde kutlanacaktır. Yunus Emre’ye hak ettiği yeri ayırmam için böyle bir dergi çalışması benim için de bir fırsat oldu' dedi...
İşte Prof. Dr. Şahin Filiz'in bugün Veryansıntv.com'da yer alan o yazısı:
Ölümünün 700. Yıldönümü dolayısıyla Unesco 2021’i “Yunus Emre Yılı” olarak belirledi. “Türkçenin Peygamberi” Yunus Emre yeni girdiğimiz 2021 yılı boyunca, salgının izin verdiği ölçüde, çeşitli etkinliklerle anılacak, yazılacak, çizilecek, anlatılacak ve anlaşılacaktır.
Dinler, mezhepler ve çağlar üstü insancıl mesajları ile insanlığa insanlık, Türk milletine Türkçe dersi veren filozofumuz Yunus Emre konusunda Yunus Emre Yılı’na özgü “Yunusca” adlı bir dergi çıkarılacağını Veryansıntv yazarlarımızdan, Türk Dünyası Kadınlar Platformu Başkanı sayın Dr. Handan TOPRAK hanımefendi’den öğrendim. Başta dergiye ve diğer etkinliklere elimden geldiğince katkı sunmam konusunda beni cesaretlendirdiği, dergi yayın koordinatörü değerli sanatçı-akademisyen Dr. Yusuf Benli ile yakinen tanışmamıza vesile olduğu ve Yunus Emre’yi daha yakından hissetmeme fırsat yarattığı için Sayın Toprak’a özellikle teşekkür ederim.
Nerede ve nasıl anılacak diye soracaksınız.
Yanıtlayayım.
Yurdumuzun dört bir köşesi Yunus Emre’nin gömütünü sahiplenir. Yüzyıllardır bu tatlı ve sevimli çekişme sürer. Yunus’tan coşan sevgi, Türk halkında yansımasını bulmuş; neredeyse onlarca il veya ilçemiz, Yunus’un kendi toprağında gömülü olduğunu, türbesinin ilçesinde ya da kasabasında bulunduğunu savunur. Bu sevgi dolu yarış devam ededursun, Unesco, Yunus’un memleketi olduğuna dair güçlü tarihsel bulgular ve tezlere dayanarak onunla ilgili etkinliklerin adresi olarak Eskişehir’in Mihalıççık İlçesine bağlı Sarıköy’ü göstermiştir. Unesco bu kararını, kendisi değil, Eskişehir’in bilge Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in ve özellikle Mihallıççık Belediye Başkanı Haydar Çorum’un olağanüstü bilimsel ve sosyal çalışmalarına bağlı olarak vermiştir. Doğrusu Sarıköy, bu çalışmalar sayesinde Yunus Emre’ye ev sahipliği yapmak için öncelikle bilimsel gerekçeleriyle, büyük heyecanla hazırdır.
“Unesco 2021 Yunus Emre Yılı”, hak ettiği yeri ve önemi Yunus’tan esirgemeyecek belediye başkanları, çeşitli üniversitelerden seçkin akademisyenler, kültür ve sanat camiasından saygın insanlardan oluşan çalışma grupları tarafından, beklentilere yanıt verecek şekilde kutlanacaktır.
Bu etkinliklerden bir tanesi de yıl boyunca 14 sayılık “Yunusca” adlı derginin çıkarılacak olmasıdır. Derginin çıkarılmasında ev sahipliğini Mihalıççık Belediye Başkanlığı üstlendi. Başkan Haydar Çorum’a bu vesile ile teşekkür ederim.
Dergiye yıl boyunca alanında uzman akademisyenler, sanatçılar ve araştırmacılar katkı sunarak Yunus Emre’yi her yönüyle inceleyecekler. Dergi yurt içinde ve yurt dışında, ilgili her yere gönderilecek. Bunun için Türkçe-İngilizce olarak yayınlanacak. Hem basılı hem de dijital ortamda yayınlanacak. Basılı dergiye ulaşmak için Türkiye’nin her ilindeki İl Kültür Müdürlüklerine başvurmak yeterli olacak. Dijital yayın için www.yunuscadergi.com sitesi ziyaret edilebilecek.
Derginin başında Eskişehir, Mihalıççık İlçesi Belediye Başkanı Haydar Çorum’la yapılan söyleşi yer alıyor. Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’le ve Eskişehir valisi Erol Ayyıldız’la yapılan röportajla devam eden derginin içeriği daha ilk sayısından başlayarak Yunus Emre’yi gerçek anlamda öğrenmek isteyen Türk ve yabancı okurlar için birbirinden yetkin akademik makalelerden oluşuyor. Unesco Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz’un “Unesco ve Vefatının 700. Yıldönümünde Yunus Emre”, Dr. Erdal Şalikoğlu’nun “Aydınlanma Üzerine Yunusca Bir Bakış”, Dr. Yusuf Benli’nin “Yunus Emre’nin Kutlu Kopuzu”, Prof. Dr. Şahin Filiz’in “Yunus Emre’nin Tasavvuf Felsefesi” ve Prof. Dr. Sevilay Çınar’ın “Yunus Emre: Aşık, Sanatkar, Musikişinas” gibi yazıları yanında seçkin akademisyen ve araştırmacıların gelecekte Türk ve yabancı araştırıcılar için referans olarak başvuru kaynağı olabilecek akademik çalışmaları yer almaktadır.
“Türk Filozofları” adı altında hazırlamakta olduğum kitap çalışmasında Yunus Emre’ye hak ettiği yeri ayırmam için böyle bir dergi çalışması benim için bir fırsat oldu. Türk Filozofları olarak Veryansıntv’de Hacı Bektaş Veli’den Otman Baba’ya uzanan Türk düşünürlerini yazmıştım. Ancak Yunus Emre eksik kalmıştı. “Yunusca” bu eksikliği yeterince gidermem için teşvik edici olacak. “Yunusca” bir yıl boyunca Yunus Emre’yi işleyecek.
Bu arada Unesco yine 2021 yılını Ahi Evren ve Hacı Bektaş Veli Yılı olarak da ilan etmiş bulunuyor. Böylece aynı yıl, üç Türk filozofu ülkemizde ve dünyada daha geniş kitlelere tanıtılmış ve anlatılmış olacaktır. Bu arada “Yunusca” dışında “”Ahice” ve “Bektaşca” gibi dergi çalışmalarına da aynı düzeyde gereksinim olduğu açıktır.
“Yunusca”, Yunus Emre’yi gereği gibi anlayıp anlatabilecek sıkı çalışma ve araştırmalara bağlıdır. O yüzden ekibimiz, şu an için “Yunusca”ya odaklanmış durumdadır.
Nasıl odaklanmasın ki?
21. yüzyıl hala akıl fukaralığı girdabında bocalarken Yunus yüzyıllar öncesinden akla ve düşünmeye çağırıyor:
“Akıl katında yarım gün durmayan
Şah katına layık olur mu, ey can.”
“Aklın önünde baş koyup secdeye,
Şükretti Hakk’a: ‘Onu buldum’ diye.”
Bu mısralar, Türk filozofu Farabi’nin ve İbn Sina’nın şu sözlerini anımsatır: “Tanrı hem akıl, hem makul (akledilen) hem de akletmektir.”
Türk, hep akla çağırmış; ancak Türk’ü hep akıl dışılığa bağlamak çabası bitmemiştir.
“Aklın dedikleri aklına yattı
Kendine gelerek düşündü, tarttı.”
Geri gelip akıl, onu öğütler:
‘Kurtarır canını bize gelenler!”
Yunus insan varoluşunu ve varoluşsal anlamını akla bağlar, Hakk ışığı olan sadece akıldır, başkası değildir; adalet, akılladır:
“Akıl, adaletli aziz kişidir,
Bunalana medet onun işidir.
Seni çok beladan kurtara akıl,
Mutluluk yoldaşın olsun, ay ve yıl.”
Yunus dinleri, mezhepleri ve aracıları aşar; bunlardan kaynaklanan ve insanlık tarihinde hiç bitmeyen kavgaların bomboş olduğunu, insanlığın tek bir aile olması gerektiğini belirtir:
“Hakk’ı gerçek sevenlere cümle âlem kardaş gelir.
Yetmiş iki millete kurban ol âşık isen.”
Beyler, paşalar ve ağalara yönelik taşlamalarının bu gün ve yarın da geçerli olduğunu kim yadsıyabilir?
“Gitti beyler mürveti, binmişler birer atı,
Yediği yoksul eti, içtiği kan olusar.”
Softalara, tarikatçılara ve din kumarcılarına iki çift sözü vardır:
“Peygamber yerine geçen hocalar,
Bu halkın başına zahmetli oldu.”
Sokrates’ten beri insanın “kendini bilmesi” salık verilir. Bu öğüdü tüm dinler tekrarlar. Yunus diliyle şöyle denir:
“İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsen, ya nice okumaktır.”
Dört Kitap, birbirinden farklı değildir. Hepsi aynı şeyi söyler:
“Dört Kitab’ın manası bellidir bir elifte,
Sen elifi bilmezsen, bu nice okumaktır.”
“Elif” insan kendisidir. Okumak mı, önce insan kendini okumalıdır.
Hacc nerede yapılır?
Yunus eydür: “Ey hoca, gerekse var bin Hacca,
Hangisinden iyice, bir gönüle girmektir.”
Yunus’u seven kendini sever. Kendini seven ulusunu ve insanlığı sever. İlhamını aklından, insanlığından devşirir. Akıl ve sevgi Yunus’un tek kılavuzudur.
Dünyada onu sevmeyen yoktur; bazen anlaşılmadığı halde bile sevilen bir insanlık feneridir.
Türk, onun Türkçesiyle bu günü ve yarını Türkçe okuyacak ve anlamlandıracaktır.
“Unesco 2021 Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli ve Ahi Evren Yılı”mız Türk milletine ve dünya insanlığına kutlu olsun.