Cem Uzan Batı Trakya oyları ile CHP'yi etkileyebilir
GENAR Araştırma Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı İhsan Aktaş, yeni bir partinin kurulabilmesi için sosyolojik ve siyasi zeminin kurulu olması gerektiğini belirterek siyaset zemininin yeni partilere uygun olmadığını belirtti.
GENAR Araştırma Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı İhsan Aktaş, Haber7 Genel Yayın Yönetmeni Osman Ateşli'nin gündeme dair sorularını yanıtladı.
Aktaş, Ateşli'nin "Yerel seçimler sonrasında vatandaşlar tablodan memnun mu? Verilen karardan memnunlar mı?" sorusuna "Siyasette muhalefet açısından bir şişme mevcuttu. AK Parti kurulduğu günden beri iktidar ve seçimleri kazanıyor, muhalefet ise kaybediyor. Burada muhalefetin bir arayışı var. Genel seçimlerde böyle bir maharet ortaya koyamadılar. Yerel yönetimlerde ise bazı büyük şehirlerde CHP'nin zaten bir tabanı vardı. Yanlarına İYİ Parti ve HDP'yi alınca bazı başarıları ortaya çıktı" yanıtını verdi.
Aktaş şöyle devam etti:
"Bu başarıda ülkedeki durağan ekonominin de etkisi var. Ekonomiden dolayı karar değiştiren bir kitle mevcut. Bu kitle de bazı yerlerde CHP'nin kendi tecrübesi, bazı yerlerde ise AK Parti'nin kendi tutumuyla belirli başarılar ortaya çıktı. Siyaset için 6 ay çok az bir zamandır. Türkiye genelinde halkın daha çok yüzde 60'ı AK Parti, yüzde 40'ı ise CHP belediyeciliğinden memnun. Görece AK Parti yerel yönetiminin CHP'ye yönelik bir üstünlüğü var.
Bazen halk sebepsiz değişim de ister. AK Parti'nin İstanbul'daki siyaseti bir partiyi 40 yıl iktidarda tutmaya yeterdi .Sürekli bir şehirde yüzde 50 oy alınıyorsa, vatandaş sizi destekliyorsa bazen derdinizi vatandaşa anlatmayı unutursunuz. Bence AK Parti iş ve yatırım yapmaktan meseleleri halka anlatmayı unuttu.
AK Parti çok örgütlü bir parti. Vatandaşın bütün kılcal damarlarında, sokakta, dernekte kendini hissettiriyordu. İki türlü problem çıkmış olabilir. İlki AK Parti'nin iktidar ömrü uzadıkça o kılcal damarlardan geriye çekilmiş ve daha da merkeze çekilmiş olabilir. Diğeri ise sürekli başarılı olmak, artık karar alırken kendi işinizi anlatmamaya başlarsınız.
Son 3 yıldır neredeyse AK Parti İstanbul'da yok gibiydi. Kendi işlerine dair bir cümle reklamları yoktu. İstanbul'da yaşıyoruz, mahallemiz sokağımız kentimiz var. Hizmet açısından baktığınız zaman doyurucu bir hizmet var. Ama sanki baktığınızda bu hizmeti AK Parti yapmamış, tam tersine vatandaşa çile çektirmiş gibi bir bakış açısı vardı.
CHP'nin ilçelerde deneyimlediği bir şey var, AK Parti'den aldığı belediyelerde hizmet açığı olmadığından sadece halk ile iletişimi ve sosyolojiyi kullanarak başarılarını sürdürdüler. Muhtemelen İstanbul'la da ilgili olarak bunu deneyecekler. Hangi alanda bir yatırım yapabilirler ki bir noksanı gidersinler? Böyle bir açık görünmüyor. İletişimi sürdürecek, algı yönetecekler, kültür sanat etkinlikleri yapacaklar.
Nihayetinde kararı veren vatandaştır. 25 yıldır AK Parti'yi iktidarda tutan halk bir karar verdi. Bu değişime sahip çıkacak mı yoksa AK Parti'nin hizmetlerine geri mi dönecek? Bu, yeni gelen yönetimin hizmeti nasıl yönettiğine ve AK Parti'nin İstanbul siyasetini ve muhalefetini nasıl yapacaklarına bağlı. AK Parti muhalefete alışık değil kurulduğu günden beri iktidar. Muhalefet de bir kültürdür. AK Parti derli toplu bir muhalefet yapabilse ben kolaylıkla İstanbul'u geri alacağını düşünüyorum."
Ateşli'nin sohbetin devamında yönelttiği sorular ve Aktaş'ın bunlara verdiği yanıtlar şöyle:
- 31 Mart-23 Haziran sonrası Ekrem İmamoğlu en çok konuşulan isimlerdendi. Geleceğini nasıl görüyorsunuz? CHP'nin içerisindeki tartışmalara da bakınca nasıl bir süreç bizi bekliyor?
CHP zor bir parti. Muharrem İnce Cumhurbaşkanı adayı oldu ve CHP'nin sosyolojik sınırını zorladı. Baykal görevi bıraktığında CHP'nin oyları yüzde 22-23 civarındaydı. Kılıçdaroğlu bunu bir dönem yüzde 27'lere çıkardıysa da sosyolojik sıkışmışlık yaklaşık yüzde 22-26 arası bir bantta duruyor. İnce bunun 30'lara kadar çıkardı. Dışarıdan bakanlar zannetti ki İnce bu başarı ile yürüyüp gidecek. Ama baktığınız zaman seçim sonrası İnce'nin başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi. CHP sahipsiz bir parti değil. Geleneksel anlamda Türkiye'nin ekonomik alanlardaki vesayetçilere kalma sahipleri var, parti içi hizipleri var. Uluslararası alanda sanki kıta Avrupa'sına Batı Sol'una açık bir tarafı var. Bu karar vericiler uzun vadede Kemal Kılıçdaroğlu'nun istikrarı için mi karar verecekler yoksa küresel arenada uluslararası lobi çevreleri kime karar vereceklerse geleceği o belirleyecek. Ben CHP'nin içeriden milli ve özgür karar verebileceklerini düşünmüyorum.
'Atatürk gelse kaybeder'
- Kılıçdaroğlu'nun içeride oluşturduğu kendi kadroları buna müsaade eder mi?
Normal şartlarda baktığınız zaman bugün Mustafa Kemal Atatürk gelse CHP delege yapısı ile bakacak olursak oradaki mezhep yapısıyla muhtemelen Kemal Kılıçdaroğlu karşısında kaybeder. Ama dediğim gibi CHP içerisindeki kararlar onlara bırakılır mı çok da emin değilim.
'Muhalefet artık bunlara kulak kabartmalı'
- 31 Mart yerel seçimleri sonrasında 4 buçuk yıl kesintisiz seçimsiz dönem söyleminden çok bahsedildi. Peki, toplum ve siyaset kesiminde tansiyon düştü mü?
Baktığınız zaman CHP'nin görece başarısı ve muhalefetteki gerginliği biraz düşürdü. Biz de bir şey başardık modundalar. Diğer taraftan iktidar, ayakta duracak hem kamuoyu hemde meclis desteğine sahip. Muhalefet de seçim istemiyor. 2014'ten bu yana kadar tamamen seçimlerle geçti ve millet yoruldu. Bu milletin icraata, yatırıma, ekonominin iyileşmesine ihtiyacı var. Fakat Türkiye'de bir alışkanlık var. Bazı partiler ve entelektüel çevre Türkiye'nin iç kavgaları dışında bir kültüre sahip değil.
'Baktığınızda bu milliliğin arkasında başka şeyler olabiliyor'
Akdeniz'de olan biten hadiseler Türkiye'nin geleceği ekonomisi konusunda 100 yılını etkileyecek. Ama bizim iç gündemimize baktığımızda o kadar boş muhabbetler tartışılıyor ki. Özellikle muhalefet partilerinin Türkiye'nin uluslararası çıkar ve meselelerine kafa yorup ilgilenmeleri lazım. Akdeniz'de devrim niteliğinde olaylar var. Meselenin büyüklüğü tehdidin büyüklüğü anlamına gelir. Ama biz hala tank palet fabrikasını konuşuyoruz ve konuşulan meselelerde de keşke haklı olsalar. Hatırlayın, demir çelik fabrikalarının özelleştirilmesine OYAK taraftardı ve yabancı bir firma alacaktı. Türkiye'de milli ve yerlilik anlamında kıyamet koparıldı. OYAK şirketi millileştirmeyi yaptı birkaç ay sonra yabancı şirketlere sattı. Baktığınızda bu milliliğin arkasında başka şeyler olabiliyor.
Şuan hükümetin önünde bir fırsat var. Eğitimin güçlendirilmesi, gelir getirici ve istihkam oluşturucu stratejik adımların güçlendirilmesine harcayabiliriz. Muhalefetin de artık bunlara kulak kabartması gerek.
'Siyasi zemin yeni partilere müsait değil'
- Yeni kurulan partiler meselesine gelirsek oy oranı olarak yüzde 1'lerden bahsediliyor. Ama algı olarak yüzde 7-10'lara kadar çıkabildiği oluyor. Bu yeni siyasi oluşumların geleceği konusunda ne düşünüyorsunuz?
Türkiye'de ihtilal sonrası dönemlerde siyasi partiler yerle yeksan edildiği için partiler birden gelmişler ve iktidar olmuşlar. 1960 ihtilali sonrası Adalet Partisi, 1980 sonrası Özal. 28 Şubat sonrasında da AK Parti. Sosyolojik ve siyasi zemin yeni partinin kurulması ve yükselmesine müsaade etti. Bir partinin yeni kurularak yükselmesi için sosyolojik zeminin kurulu olması lazım.
Analiz edelim; Türkiye'nin en büyük partisi AK Parti yüzde 40 bandında bir oyu var. Çok araştırma firması yayınladı ama GENAR'ın araştırma sonuçlar var elimizde. MHP ile birlikte iki partinin toplamı Cumhurbaşkanlığı seçimindeki oyu koruyor. CHP yüzde 26 bizde. HDP'nin oyu 10 yıldır hiç değişmedi yüzde 11-12 civarında. İYİ Parti'nin yüzde 7-8 puanlık bir oyu var. Yeni kurulan parti nereden alacak? Şöyle ki ittifak öncesinde, oy puanı 50 iken AK Parti içerisinde yüzde 8'lik esnek oy tabanı vardı. Şartlara bakan, ekonomiye bakan, zaman zaman sağ seçmenin liberal kesimi hareket ediyordu. Bugün baktığınız zaman bir parti 15 yıl sonra iktidar olmayı iddia edebilir.
Ama bugünden yarına kadar iktidar olma rüyası yok, hiçbir parti için bu fırsat gözükmüyor. Nihayetinde Türkiye'deki bütün siyasi partilerin amaçlarının memlekete hizmet olduğunu görüyoruz. Bu partilerin ne amaçladıklarını millet okumuş olacak. AK Parti Türkiye'nin milli çıkarlarını koruduktan sonra dış dünyanın bir Recep Tayyip Erdoğan eleştirisi ortaya çıktı. Türkiye'deki ana muhalefet partileri bu çerçeve dışında bir söylem oluşturmadılar; Erdoğan'dan kurtulmak. Üç aşağı beş yukarı AK Parti iç muhalefeti de Türkiye'deki ana muhalefeti kopyaladı. Vatandaş kendi geleceğini oylar. Kimse liderlerin kaşına gözüne hayran değil. Şuan bakıldığında ben Türkiye'de siyasetin makas değiştirecek boyutta olduğunu zannetmiyorum. Yüzde 1-2 nispetinde oy alabilirler.
'Sabah erken kalkan başbakanlık rüyası görüyordu'
- Yeni aktör olarak kimler gelebilir? Cem Uzan'dan bahsediliyor, Davutoğlu, Babacan gibi isimler geçiyor...
AK Parti ilk kurulduğu zaman, askerler yok edecekler söylemi vardı. O yüzden o dönemde 100 tane kurucu aktör vardı. Suriye'de erken kalkan darbe yapar derlerdi ya, Türkiye'de de bir dönem sabah erken kalkan başbakanlık rüyası kuruyordu. Çünkü Ergenekon vardı, vesayet vardı. Ama AK Parti buna fırsat vermedi. Şuan herkes sahaya çıkabilir. AK Parti ve CHP yanında ancak küçük oylar alabilirler.
Zenginliktir, sahaya çıkabilen çıksın. Cem Uzan Batı Trakya oyları ile CHP'yi etkileyebilir. Genç Parti çıktığı zaman daha steril milliyetçi bir grubu arkasına aldı. Biraz da göçmen kesimi vardı. Ama şuan hiçbir partiye cömert bir ekmek gözükmüyor.
Cem Uzan geldi, beyaz gömleğini giydi, yüzde 7.5 oy aldı. Böyle bir hayal kimse kurmasın. Bugünkü Türkiye'de çok zor. Onun yüzde 7.5 oy aldığı Türkiye'de AK Parti henüz kurulmamıştı. AK Parti kurulmamışken sadece ismi bile o zamanlar yüzde 15-17 düzeyinde oyu gözüküyordu. Bugün ile AK Parti gibi bir parti kurulsa dahi aynı karşılığı bulamaz.
- CHP'de bir bölünme olur mu?
CHP nihayetinde bir sürü korku ile bir araya gelmiş aktörlerden oluşan bir parti. Tabanı tamamen solcu, tamamı batıcı değil. Adalet Partisi, DP'den kalma aileler var. Milliyetçi aileler var. Bunlar nihayetinde Refah ve AK Parti korkusu ile bir kaleye sığınmış insanlar.
CHP'de ne kadar tartışma olursa olsun ana eksen korunur ve büyük bir kopma olmaz gibi geliyor. Liderler endeksli bir parti değil. Liderlerin tamamını tatile yollasalar 1 yıl sonra gelseler yine CHP yüzde 25 bandında kalır. Farklı bir parti. Belki bu hizipçiliğin var olması ve tartışmaların da içeride var olması partinin ömrünü uzun tutuyor olabilir.
-Yeni oluşumlar, AK Parti'nin oluşturduğu Cumhur İttifakı'nın yüzde 50 üzerine çıkmasını zorlaştıracak gibi yorumlar yapılıyor. Yeni kurulacak partilerin CHP, İYİ Parti ve HDP kanadında mı durmasını bekliyorsunuz?
Siyaset o kadar enteresan bir şey ki. 2023 yılında kimin kiminle ittifak yapacağı ya da karşısında olacağı hiç de hesap edilebilir bir şey değil. Çözüm süreci zamanında HDP'ye oy verenlerin yüzde 40'ı AK Parti'ye yakın duruyorlardı. Bugün şartlar değişti AK Parti ile MHP müttefik. HDP ile çözüm sürecini yönetmeye çalışan AK Parti bugün daha milliyetçi, muhafazakar ve ülke bütünlüğüne dönük MHP ile ittifakı var.
'İYİ Parti CHP'nin yedeği gibi'
İYİ Parti bugünlerde kendisini ittifaklardan azade kılarak müstakil kimlikli bir parti haline dönüşürse hem Türk siyasi hayatında belirleyici bir rol alır hemde daha çok vatandaşın desteğini kazanır. Parti milliyetçi bir parti ama Millet İttifakı sebebiyle HDP söylemlerine yakın olmak durumunda kalıyor. Diğer taraftan iktidar eleştirisi yapıyor ama CHP'nin yedeğinde gibi duruyor. Şuan şöyle bir tereddüt var, biz MHP'yi iyi bir milliyetçilik yapmıyor diye eleştirdik ama radikal milliyetçi parti HDP ile ittifak yapıyor.
Bu İYİ Parti için büyük bir açmaz. Hür ve kendi kararını veren, ittifaklara eyvallahı olmayan, ulusal meselelerde milli refleks gösterip içeride hükümeti eleştirebilirse bu partinin siyasi ömrünü uzatabilir. Şu anki pozisyonda ne yaparsa yapsınlar CHP'nin yedeği olmaktan kurtulamazlar. Kendi parti tabanı da HDP ile aynı ittifakta olmaktan çok memnun değiller.
- Saadet Partisine durum nasıl yansır? Fatih Erbakan öncülüğünde yeniden Refah diye bir oluşum var o ne kadar etkiler?
Üç partiyi birlikte değerlendirecek olursak, Saadet Partisi, Yeniden Refah Partisi ve Gelecek Partisi, içlerinden en omurgası sağlam olan Yeniden Refah Partisi. Nihayetinde baktığınız zaman Necmettin Erbakan'ın oğlu. Aile terbiyesi görmüş. Dikkat ederseniz hükümete karşı meselelerde milli bir duruş sergiliyor ve savrulmuş durmuyor. Saadet'te bir rota problemi var. Ak Parti'den sonra Milli Görüş geleneğinden çıkmış 5. parti oldu.
'Saadet kendi kodlarıyla oynadı'
Erbakan hoca bize dünya sistemini tanıttı ve bu sömürge imparatorluğunun bütün kodlarını Türkiye'ye anlattı. Diğer taraftan bir yönüyle bu sömürgeciliğin iz düşümü olarak CHP'yi tanıttı. Milli görüşçülere 'gavur aşığı olmamayı' öğretti. Saadet Partisi biraz kendi kodlarıyla oynadı, o kendi bilecekleri iştir. Siz pozisyonunuzu nerede tutarsanız zamanla kitlenizin zihinsel yapısı o yönde olur. Saadet Partisi şuanda kendi kodlarını AK Parti karşısında ve CHP yanında olarak belirledi. Yeniden Refah Partisi eğer daha berrak, temiz ve anlaşılabilir bir dil kurabilirse Saadet Partisi'nden CHP'ye yakın durmaktan rahatsız olan kitleden kendi yanına oy çekebilir.
'AK Parti'de vazife alamayanlar toplanmış'
Bir siyasal parti kurulduğu zaman nihayetinde lider karizması, kadro, fikir meseleleri önemlidir. Gelecek Partisi'nin AK Parti'den hangi fikri zeminde ayrıldığı, ne tür bir manifesto ortaya koyduğu veya siyaseten bir ayrışma var mı yok mu yoksa daha ziyade AK Parti'de vazife alamayanların kümelendiği bir yer mi göreceğiz. Sanki bugünkü görüntü AK Parti'de vazife alamayanların kümelendiği bir yer gibi görünüyor. Bunun da şöyle bir problemi vardır, bir partiden ayrılanlar uzun süre o sendromu üzerinden atamazlar. AK Parti'nin kuruluş yıllarında daha çok gündemde olan konular Refah içerisindeki parti yönetim meseleleri idi, sonra ülke yönetimine evrildi. Muhtemelen yeni kurulan partilerin aşamayacağı mesele bir önceki partilerindeki problemlere takılıp kalmaları olacaktır. Kadro daha çok o tür isimlerden oluşuyor.
- Siyasette bu kadar parçalı yapı sonuca götürür mü?
ABD'ye baktığınız zaman iki büyük partinin arkasında onlarca küçük oluşum var. Bir grup Demokratlar arasında kümelenirken bir grup da Cumhuriyetçiler arasında kümeleniyor. Nihayetinde Türkiye’nin iki büyük ekseni var. Biri sağ, diğeri sol eksen.
Sağ eksen son dönemlerde, özellikle Temmuz’dan sonra kendi oransal büyüklüğünü hayli arttırmıştır. CHP ve HDP’nin oyları yüzde 35’e geriliyor ve CHP’nin içinde çok sağcı olmasına rağmen sandığın toplamı 65’e geriliyor. Bu 65-35 içerisindeki paylaşımın süreç içerisindeki dağılımı siyasetin de durumunu gösterecektir. Ama ben yakın gelecekte siyasi yelpazede çok büyük değişiklik beklemiyorum.