DSP'den FETÖ'nün siyasi ayağı açıklaması
DSP Başkanlık Kurulu, Genel Başkan Önder AKSAKAL başkanlığında 7 Şubat 2020 Cuma günü toplandı.

Toplantıda; güncel gelişmeler, yaşanan doğal afetler ve Türkiye’nin siyasi gündemi değerlendirildi. DSP Başkanlık Kurulunun bildirisi şöyle:
 
DSP BAŞKANLIK KURULU BİLDİRİSİ
 
Son günlerde milletçe yaşadığımız doğal afetler ve talihsiz kazalarda yaşamını yitiren yurttaşlarımıza Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz.
 
Gerek deprem felaketlerinde, gerekse çığ düşmesi, heyelan ya da aşırı yağışlardan kaynaklanan sel felaketlerinin acı sonuçlarının temelinde eğitimde yetersizliğin ve liyakatsızlığın önemine dikkat çekmek isteriz.
 
Türkiye’nin demokratik yaşamında diğer darbelerden daha farklı bir boyutu olan 15 Temmuz olayının asli unsuru ve merkezinde yer alan FETÖ terör örgütü yapılanmasının, darbe girişiminin üzerinden 4 yıl geçmesine rağmen hâlâ çökertilememiş olması, konuyu her geçen gün daha da ilginç boyutlara ulaştırmaktadır.
 
Bir “siyasi ayak” lâfıdır sürüp gidiyor.
 
Siyasi ayak,  dört sene önce ortaya çıkarılmalıydı. Bu konudaki eksiklik, mücadeleyi yürüten Yargı kurumu üzerinde dolaylı da olsa bir siyasi vesayet yaratmıştır.
 
Meselâ; ısrarla varlığından söz edilen “Kripto” FETÖ’cüler ile ilgili bir kriter belirlenmemiş ve bu kişiler ile ilgili bir idari önlemler silsilesi ortaya konulamamıştır.
 
Ama kesin olan bir husus vardır ki, bugün ve geçmişte devletin önemli makamlarını işgal edenlerin tamamı bu yapının ne olduğunu ciğerine kadar bilmektedir.
 
Hiç kimse millete saf muamelesi yapmamalıdır ve herkes bildiğini “gecikmeli olsa da” derhal açıklamalıdır!
 
Hele hele devletin en kutsal, en mahrem kozmik odasını FETÖ terör örgütü militanlarına teslim ederken emrindeki Astsubay Kd. Başçavuş Ömer Halisdemir kadar cesaret gösterememiş olanlar, bu konuda en son söz söyleyecek olanlardır.
 
FETÖ konusu, bir siyasi partinin davası olmaktan çok öte, devletin ve milletin davasıdır. Parlamentoda bulunan partilerin tümünün ortak bir eylem birliğiyle bu konuyu sonuçlandırmaları tarihi bir sorumluluktur.
 
 Türkiye gündemine getirilen diğer bir önemli konu da, bir siyasi partinin bir televizyon kanalını boykot çağrısıdır.
 
Demokratik Sol Parti olarak böyle bir girişimin özgür basın arayışındaki duruşun samimiyet derecesini ortaya koyması adına önemli bir veri olarak görüyor, bu tip protestoların esasen medya gücünün bölüşüm ve paylaşım stratejisi kapsamında toplumu kamplaştırma kavgası ve gayreti olarak değerlendiriyoruz.
 
Partimiz bu türden kamplaşma ve kavgaların dışında olarak basın ve ifade özgürlüğü ilkesine bağlılığını sonuna kadar sürdürecektir.

Diğer Yazılarımız