Erdoğan: Toplu taşımada ayakta yolcu alınmayacak
Bakanlar kurulu toplantısından sonra açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ailelerin tercihlerine göre, okul öncesi ve 1. sınıf öğrencilerinden başlayarak okullarımızı eğitim öğretime açıyoruz. Bu uygulama salgının seyrine göre şehirlerimizde farklılık gösterebilecektir" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan kabine toplantısı sona erdi. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki toplantı, 4 saat 10 dakika süren toplantının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklama yaptı.
Toplantıda gündemdeki en önemli konunun korona virüsü (Covid-19) salgını olduğunu aktaran Erdoğan, “Vaka ve vefat sayılarındaki kısmi yükselişten derin üzüntü duyuyoruz. Vatandaşlarımızdan temizlik, maske, mesafe kurallarına sıkı bir şekilde riayet etmelerini bekliyoruz. Ayrıca her ilimizde ihtiyaca göre tedbir alıyoruz. Toplu taşımada tüm illerimizde ayakta yolcu alınmasına kesinlikle müsaade edilmeyecektir. Esnek ve kademeli mesai usullerinin yaygın şekilde tatbiki sağlanacaktır” dedi.
Korona virüsüne karşı henüz etkili bir tedavi bulunamadığını söyleyen Erdoğan, “Bu durum, her bireyin kendi tedbirini kendisinin almasını zorunlu kılıyor. Hükümet olarak mart ayından sonra açtığımız çok sayıda yüksek kapasiteli hastanelerle teşhis ve tedavileri sürekli genişletiyoruz. Sağlık çalışanlarımız büyük bir özveriyle, canla başla çalışıyor. Bu vesile ile doktorundan temizlik görevlisine kadar 1 milyon 100 bin sağlık ordumuzun her bir mensubuna şükranlarımı sunuyorum” diye konuştu.
Kalabalık etkinliklerden uzak durulması çağrısı yapan Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:
ASIL İŞ VATANDAŞIMIZDA BİTİYOR: Asıl iş vatandaşlarımızın kendinde bitiyor. Kalabalık etkinliklerden uzak durmadığımız, sokakta, işyerinde, hatta evde belirlenen kurallara uymadığımız sürece ne açtığımız hastaneler ne cezai tedbirler tek başına bizi virüsten koruyabilir. Her vatandaşımızı, aile büyüklerimizin, sevdiklerimizin, evlatlarımızın sağlığı için seferberlik ruhuyla herkesi bu sürece destek vermeye davet ediyorum. Daha iyi bir çözüm bulunana kadar hayatımızı temizlik, maske, mesafe tedbirlerine göre yeniden düzenlemeliyiz.
MEVSİM HASTALIKLARI GELMEDEN VAKA SAYILARINI DÜŞÜRMELİYİZ: Sonbaharın yaklaşmasıyla birlikte soğuk algınlığı ve grip gibi mevsim hastalıkların yükü üzerimize binmeden, günlük vaka sayılarını 100’ün altına, vefat sayılarını mümkünse sıfıra indirmeliyiz. Dünyanın geri kalanında bu salgın tamamen bitmeden bizim gerçek anlamda kendimizi güvende hissedemeyeceğimizi elbette biliyoruz. Önemli olan salgında korunma yöntemlerini en ideal düzeyde uygulamamızdır.
2,3 MİLYON KİŞİ İÇİN ÖDENEK UZATMA TALEBİNDE BULUNULMADI: Vatandaşlarımıza 34 milyar liralık karşılıksız kaynak aktardık. Fesih kısıtlamasını ve nakdi ücret desteğinin süresini 2 ay daha uzattık. Kısa çalışma ödeneğini vermeye 31 Ekim tarihine kadar devam edeceğiz. Ağustos sonu itibariyle 2,3 milyon kişi için kısa çalışma ödeneğinin uzatılma talebinde bulunulmaması, işyerlerinin pek çoğunun normal çalışma düzenine geçtiğini gösteriyor. Normal çalışma düzenine geçen işverenlerimize de 3 aya kadar asgari ücret üzerinden sigorta prim desteği veriyoruz.
HEM YÜZ YÜZE HEM UZAKTAN EĞİTİMİ BİRLİKTE GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ: Salgının başladığı ilk günden bu yana ilk, orta ve yüksek eğitim kademelerinde uzaktan eğitim sistemimizi en iyi şekilde idame ettirdik. Yeni dönemde eğitim öğretime, salgın şartlarını da dikkate alarak hem yüz yüze eğitimi hem de uzaktan eğitimi birlikte gerçekleştireceğimiz sisteme devam edeceğiz. Ailelerin tercihlerine göre, okul öncesi ve 1. sınıf öğrencilerinden başlayarak okullarımızı eğitim öğretime açıyoruz. Bu uygulama salgının seyrine göre şehirlerimizde farklılık gösterebilecektir. Çocuklarımızın eğitim hayatlarının aksamadan devam etmesi tek gayemizdir.
10 MİLYON TURİST RAKAMINI GERİDE BIRAKTIK: Salgında döneminden en menfi etkilenen sektör şüphesiz turizm oldu. Ülkemiz için oldukça önemli istihdam ve gelir kaynağı olan sektörün kısmen de olsa sezonu kurtarabilmesi için gerçekten çok gayret gösterdik. Yaptığımız görüşmeler ve kurduğumuz sistem sayesinde, dün itibariyle 10 milyon turist rakamını geride bırakmaya başardığımız ortada. İnşallah yıl sonuna kadar bu rakamı çok daha yüksek seviyelere çıkartacağız.
DOĞAL GAZ REZERVİMİZ BU YILKİ İKİNCİ BÜYÜK KAYNAK: Karadeniz’de keşfettiğimiz doğal gaz rezervi geleceğe ilişkin ümitlerimizin hayata geçişinin adeta sembolü haline gelmiştir. Sakarya doğal gaz rezervi 1,9 milyar varil eşdeğeri olan petrol karşılığı ile dünyada bu yıl keşfedilen ikinci en büyük kaynaktır. Ayrıca gaz kalitesi bakımından da dünyadaki sayılı rezervler arasındadır. İnşallah Karadeniz’de ve Akdeniz’de yeni müjdelerle bu sevincimizi daha da arttıracağız. Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşması için daha çok çalışmamız gereken bir döneme giriyoruz.
ULUSLARARASI MEDYA AVRUPA VE ABD’DEKİ OLAYLARI GÖRMEZDEN GELDİ: Türkiye siyasi, ekonomik, askeri olarak güçlendikçe karşısına çıkartılan engeller de artıyor. Özellikle son 7 yıldır bu durumun pek çok örneğini hep birlikte yaşadık. Gezi olaylarında ülkemizden 24 saat canlı yayın yapan uluslararası medya, Avrupa’da ve ABD’de çok daha kötü manzaraların yaşandığı toplumsal olayları görmezden geldi. PKK, çukur eylemleriyle sivilleri katledip mahalleleri işgale kalkıştığında bizim değil teröristlerin yanında yer aldılar.
BÖLGEDE ÇIKARI OLAN PEK ÇOK ÜLKEYLE KARŞI KARŞIYA GELDİK: FETÖ önce emniyet yargı teşkilatları içindeki mensupları vasıtasıyla siyasi darbe, ardından ordu içindeki militanlarını kullanarak askeri darbe girişiminde bulunduğunda ellerini ovuşturarak bekleyenler vardı. Milletimizle birlikte darbe girişimlerini boşa çıkarıp darbecileri tepelediğimizde ise bu terör örgütü mensuplarına bunlar kucak açtılar. Güney sınırlarımızın güvenliği için harekete geçtiğimizde bölgede hesabı ve çıkarı olan pek çok ülkeyle karşı karşıya geldik.
SINIRLARIMIZI GÜVENLİĞE ALINCA BİR MEKANİZMAYI KARŞIMIZDA BULDUK: Tüm bunlara rağmen güney sınırlarımızı güvenlik altına aldığımızda ise ülkemizi sürekli haksız ithamlarla karalamaya çalışan bir mekanizmayı karşımızda bulduk. Eli kanlı katillerle yan yana gelmekten, desteklemekten çekinmeyenlerin, vatanlarını ve geleceklerini kurtarmak için canları pahasına mücadele edenlere nasıl terörist yaftalarını vurduğunu gördük. Libya’da, uluslararası meşruiyete sahip yönetime verdiğimiz desteğe şiddetle karşı çıkarken darbecileri gizli açık destekleyenlerin riyakarlarını ibretle takip ettik.
ULUSLARARASI KURALLARA UYGUN ANLAŞMALARIMIZA KARŞI HAKSIZ GİRİŞİMLER OLDU: Doğu Akdeniz’de 10 kilometre karelik adalar üzerinden sahiller üzerine hapsetmeye çalışanların oyunlarını bozduğumuzda kimseyi yanımızda bulamadık. Birleşmiş Milletler zemini başta olmak üzere uluslararası kurallara uygun şekilde yaptığımız anlaşmalar dayalı olarak yürüttüğümüz faaliyetlere karşı sergilenen haksız ve hukuksuz girişimleri esefle izledik.
KARŞILARINDA BAMBAŞKA BİR TÜRKİYE GÖRDÜLER: Kıbrıs’ta bunca yıldır Türklere uygulanan haksızlıkların arttırılmasını gayretlerini acı bir tebessümle kaydettik. Geçmişte Türkiye’yi sürekli küçümseyen, hesaba katmayanlar aynı tavrı sürdüreceklerini veyahutta sürdüremeyeceklerini gördükçe daha da azgınlaştılar. Güç gösterileriyle netice almaya kalktıklarında karşılarında bambaşka bir Türkiye olduğunu gördüler. Ülkemize karşı yapılan her türlü siyasi, askeri saygısızlık bizim azmimizi perçinliyor.
TEK PARTİ DÖNEMİ BAŞLI BAŞINA BİR FELAKET: Milletimiz Türkiye’nin uzun demokrasi kalkınma mücadelesinde attığı her adımın nasıl akamete uğratıldığını gayet iyi biliyor. Çok partili hayata geçtiğimiz 1950’den itibaren vesayetin, darbelerin ve istikrarsızlığın pençesinde kıvranan bir ülke olarak çok büyük zaman ve imkan heba ettik. Tek parti dönemi, ülkemiz için başlı başına felaket hikayesidir. Gençlerimizin darbeler ve muhtıralarla, 1970 ve 1990’lı yıllardaki siyasi, toplumsal istikrarsızlık iklimlerini çok iyi öğrenmelerini istiyorum.
YENİ REFORM HAZIRLIKLARI İÇİNDEYİZ: İnsan haklarında, hukukta, ticari mevzuatta her kesimden insanımızın hayatını kolaylaştıracak yeni reformların hazırlıkları içindeyiz. Türkiye, bu gayretler sayesinde ulaştığı özgüvenle bölgesinde ve dünyada söz sahibi bir ülke konumuna gelmiştir. İstiklalimizi ve istikbalimizi korumak için gerektiğinde diplomasiden askeri güce kadar her mekanizmayı etkin şekilde devreye sokabilecek altyapı ve iradeye sahip olduğumuz için dikkate alınıyoruz.
KENDİ VATANDAŞLARININI GÜVENLİĞİNİ TEHLİKEYE ATIYORLAR: Son günlerde Doğu Akdeniz’de ve Ege’de, tarihten ibret almadan Türkiye’nin hakkını ve hukukunu hiçe sayarak emrivaki yapmaya çalışanlar da eninde sonunda bu gerçeği kabullenecektir. Kendi vatandaşlarının güvenliğini ve refahını tehlikeye atma pahasına Türkiye’nin karşısına dikilenler için, açık söylüyorum anı geldiğinde korkarım ki bedelini ağır ödemezler. Her fırsatta anlaşmazlıkları görüşme, konuşma, müzakereyle çözmeden yana olduğumuzu söylüyoruz. Bizimle masaya oturmak yerine kırık dökük askeri güçleriyle efelenenlere tarihi bir kenara bırakıyorum en azından son 4 yıldır diplomasi çalışmalarımızı ve askeri harekatlarımızı iyi incelemelerini tavsiye ediyorum.
AVRUPA ÜLKELERİNİN TUTARLI OLMASINI UMUYORUZ: Avrupa Birliği başta olmak üzere, bu konuda haklı-haksız, adaletli-adaletsiz ayrımı yapmadan kör bir taassupla ülkemize karşı tavır alanları hakkaniyete ve sağduyuya davet ediyorum. Kıbrıs, Suriye ve Libya’da iyi bir sınav veremeyen Avrupa ülkelerinin hiç değilse Doğu Akdeniz’de tutarlı bir çizgi izlemelerini umuyoruz. Türkiye Doğu Akdeniz’deki hakları konusunda kararlı ve aktif bir şekilde mücadelesini sürdürecektir