İmamoğlu: Kanal İstanbul masası yıkılmıştır
İBB Başkanı İmamoğlu, 'tarım çalıştayı'nda Kanal İstanbul projesine ilişkin açıklamalarda bulundu: 'Kanal İstanbul masası yıkılmıştır. Bakın, her gün sallanıyoruz. Depremi konuşacağız."

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İBB tarafından düzenlenen ve 11 büyükşehir belediyesinden yetkililerin katıldığı ‘Üretimin Desteklenmesi, Planlanması ve Ürünlerin Pazarlanması Çalıştayı’nda gazetecilerin sorularını yanıtladı. İmamoğlu, “Kanal İstanbul, İstanbul’un tarım arazilerini nasıl etkileyecek” sorusuna, “İstanbul’un mevcut tarım alanının neredeyse yüzde 10 civarındaki kısmını Kanal İstanbul yok ediyor” cevabını verirken, “Kanal İstanbul masası yıkılmıştır. Bence yıkılmıştır. Bakın, her gün sallanıyoruz. Depremi konuşacağız.Yüz binlerce insanın canını konuşacağız, malını konuşacağız. Bu ülkenin ekonomisini konuşacağız” ifadelerini kullandı.
 
 
‘HÜKÜMETİN KONUSUDUR DEYİP İKİ ADIM GERİ ÇEKİLEMEYİZ’
 
Birincisi ve ikincisi, sırasıyla İzmir ve Hatay Büyükşehir Belediyeleri tarafından düzenlenen, “Üretimin Desteklenmesi, Planlanması ve Ürünlerin Pazarlanması” çalıştaylarının üçüncüsü, İBB tarafından gerçekleştirildi. Küçükçekmece’de düzenlenen çalıştaya, İBB’nin ilgili birimleri ile Muğla, Mersin, Eskişehir, Antalya, Ankara, Çanakkale, Adana, Aydın, Hatay, İzmir ve Tekirdağ Büyükşehir Belediyeleri’nden yetkililer ve Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi katıldı. Toplantıyı, “Türkiye’ye bütüncül bir tarım felsefesi oluşturmada önemli bir yolculuk bu” sözleriyle tanımlayan İmamoğlu, çalıştayın açılış konuşmasında şunları söyledi:
 
“Konuştuğumuz 11 büyükşehir belediyesi, Türkiye’nin neredeyse yarısı. Bu kadar büyük bir nüfusa ve potansiyele sahip kentlerin rutin belediyecilik hizmetleri yapması asla beklenemez. Sorumluluğumuzun büyük olduğunu biliyoruz. Bu manada tarımı, teknolojiyi konuşuyoruz. Ama bilinmelidir ki, eğitimi de konuşmalıyız. Bu kadar insanın kentte yaşadığı bir ortamda, eğitimle ilgili de bizim bir felsefe geliştirmemiz, belediyeler olarak hangi eksiği, hangi açığı kapatabiliriz diye fikirler ortaya koymak, hatta uygulamalar geliştirmek zorunluluğumuz vardır. Türkiye’de konu, merkezi hükümetin konusudur deyip, iki adım geriye çekilecek büyükşehir belediyeleri asla değiliz ve olamayız. Her konu, bizim konumuz olmalıdır; muhatabıyız. Elimizden geleni de yapmak zorundayız. Benim bakışım bu. Biliyorum ki, diğer belediye başkanlarımızın da bakışı bu yönde.”
 
‘SAĞLIKLI VE UCUZ GIDA ERİŞİMİNİ SAĞLAMAK NİYETİNDEYİZ’
 
Belediyelerin politikalarda daha etkin rol alması gerektiğini vurgulayan İmamoğlu, “Artık işimiz çok. Bu manada bütün hedeflerimizi, etkin ve verimli çalışmalarımızı ülkemizi daha aydınlığa nasıl kavuşturabiliriz noktasında geliştirmek zorundayız. Bundan da hiç kuşku duymuyorum. Çok değerli kadrolarımız var. Ülkemizin ciddi sorunları var. Çok değerli bir coğrafyaya sahibiz. Önemli bir toprak varlığımız var. Bunun farkında olmak ve bunu geliştirmek zorundayız. Ne yazık ki yanlış politikalar, bizi birtakım sıkıntılara itiyor. Bu yanlış politikalarla ülke, yanlış yönlere savruluyor. Özellikle tarım, bunlardan bir tanesi. Bunlara dönük de bizim çok etkin rol almamız şart.”
 
İstanbul’daki ucuz gıda politikalarına değinen İmamoğlu, “‘Halk Marketleri’ni ve ‘Halk Lokantaları’nı çok önemsiyoruz. Bunu, İstanbul’un 39 ilçesinde yaygınlaştırmanın bir felsefesini oluşturuyoruz. Sağlıklı ve ucuz gıda erişimini sağlamak niyetindeyiz. Başta öğrencilerimizin, asgari ücretle bu kentte geçinmeye çalışan insanlarımızın sağlıklı beslenmesi konusunda da onlara katkı sunan, çok yenilikçi projelerimizi hayata geçireceğiz. Titizlikle düşünülmüş, katılımcı bir anlayışla çerçevesi çizilmiş, İstanbul Büyükşehir tarım ve gıda politikalarını sizlerle paylaşmaktan gurur duyuyoruz. Benzer modelleri, şüphesiz kendi özgünlükleri içinde tüm belediyelerimiz ortak bir anlayışla yaşama geçirdiğinde, bu modelin çalışacağından ve sorunları sistematik biçimde ortadan kaldıracağından eminim.”
 
 
‘İNSANLARA BİR MODEL SUNACAĞIZ’
 
İmamoğlu, açılış konuşmasının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Gazetecilerin sorduğu sorular ve İmamoğlu’nun sorulara verdiği yanıtlar şunlar oldu:
 
Daha önce büyükşehir belediye başkanları ile yaptığınız toplantılarda ne konuşulduğunu merak ediyoruz. Nasıl bir zincir olacak? Bir model üzerinde anlaşıldı mı? Onun için net bir adım atıldı mı?
 
Bugün üçüncü ayağı. Bugün, istanbul’dayız. Zaten bu toplantılardan çıkartmak istediğimiz sonuç şu: Birincisi; sağlıklı gıdayı insanlara ulaştırabilmek. Temelde bakışımız üretimin yapıldığı alanlara kadar sürece dahil olabilmek. Bu manada bir çalışma yürütüyoruz. İkincisi; aradaki maliyeti artırıcı unsurları azaltabilmek. Bu manada örneğin, İstanbul’un yakın bölgesindeki üreticileri desteklemeyle birtakım politikalar geliştirmek. Örneğin Mersin, ciddi bir üretim şehri. Adana, Antalya, Hatay aynı. Hem buralarda üretimin sorunları tartışılıyor hem de tüketimin. Bu anlamda; bu halkalar, bu toplantılar sonucunda birleşecek ve biz, insanlara bir model sunacağız. Burada elbette ki piyasayı belirleyici farklı özel sektör dinamikleri de var. Ama belediyeler burada topyekun hareket ederse, dinamik bir tavır alırsa, biz, bu işin gıda yönünde çok ciddi düzelmeler sağlayacağını öngörüyoruz.
 
Elbette biz hükümet değiliz, bakanlık değiliz, kanun çıkarma yetkisine sahip değiliz. Böyle bir haddimiz, hakkımız yok. Elimizdeki imkanlarla, bu süreci bir prototip gibi, nasıl düzenlenebileceği ve şekil verilebileceği konusunda sağlıklı bir model geliştirdiğimizde, diyeceğiz ki; ‘Ey Ankara bak; böyle bir model var. Bunu, siz uygulayabilirsiniz. Aslında bu işin, bu aşamasındayız.”
 
‘KANAL İSTANBUL BİR TRAVMA’
 
İstanbul, tarım arazilerinin de olduğu bir büyük şehir ama bazı büyük projelerin tarım arazilerine olan etkisi geçtiğimiz günlerde tartışılmıştı. Kanal İstanbul da bunlardan biri. Eğer olursa, tarım arazilerini nasıl etkileyecek?
 
İstanbul’un mevcut tarım alanının neredeyse yüzde 10 civarındaki kısmını Kanal İstanbul yok ediyor.  Kanal İstanbul, bir travma. Kanal İstanbul, öyle stratejik bir proje falan asla değil. Kanal İstanbul, bir emlak işi. Emlak geliştirme işi. Yani; ‘Yaparız, satarız, para kazanırız!’. Efendim Boğaz geçişiymiş, Boğaz’ı korumaymış… Hayır! Bu kadar uzun yıllardır analiz ettiğim, her yönüyle insanı dinlediğim, serbest piyasadan, bu işi yapan inşaatçı firmalardan, başka kurumlara kadar takip ettiğim bilim insanlarından dinlediğim kısmıyla bunu tarif ediyorum: Suyunu yok edecek. Tatlı su rezervlerini ciddi anlamda etkileyecek.
 
‘DÜŞÜNMESİ BİLE UYKULARIMI KAÇIRIYOR’
 
Aynı zamanda, oluşturduğu, 8 milyon insanı hapsettiği ada, toprağa verdiği zarar, depremle ilgili oluşturduğu tehditleri üst üste koyduğunuzda büyük bir travma… Düşünülmesi bile benim uykularımı kaçırıyor. İnşallah tüm hukuksal çabamızla bu işi engelleyeceğiz. Tabii ki toplumun da iradesiyle engelleyeceğiz. Toplumun bunu reddettiğini ve istemediğini görüyorum. Siyasi mekanizmalar üzerinden ‘olur’ veren halkın da vicdanen ‘olur’ vermediğini de biliyorum ben. Hissediyorum bunu. Yani, siyasi tarafı olduğu parti desteklediğinden dolayı, ‘Evet’ diyor ama vicdanının bunu kabul etmediğini biliyorum.
 
”EMREDİN GELELİM’ DİYORUM’
 
Deprem konuşmamız lazım. Depremle hiç alakası olmayan, bu kentte yeni bir şehir var etme çabası içerisindesiniz. Daha bu şehirde on binlerce riskli yapının sorununu çözemedik. Bu masada konuşulacak konu o. Kanal İstanbul masası yıkılmıştır. Bence yıkılmıştır. Bakın, her gün sallanıyoruz. Depremi konuşacağız. Yüz binlerce insanın canını konuşacağız, malını konuşacağız. Bu ülkenin ekonomisini konuşacağız.  İstanbul depremi eşittir, bu ülkeye en an 400-500 milyar dolar. Bir günlük zararı tariflemiyorum burada. Yıllara sarih bu ülkenin depresyonunu, ekonomik kayıplarını, moralsizliğini üst üste koyduğunuzda bu rakam bile az kalır. Bu kadar büyük bir tehdidi siyasi malzeme yapmayın. ‘Emredin gelelim’ diyorum. Her yerde söylüyorum. Talimat verin, gelelim. Bütün egolarımızı bu masanın üzerinden sıyırıp, atalım. ‘Ben, o masanın hamalı olmaya hazırım’’diyorum. Kahramanı kim olacaksa olsun, umurumda değil. Bu millet kurtulsun yeter.”

Diğer Yazılarımız