Kanal İstanbul için ÇED raporu açıklandı
75 milyar liralık yatırım maliyeti ile tartışma konusu olan Kanal İstanbul projesi için hazırlanan ÇED raporu açıklandı. Rapora göre proje için ÇED yeterli kararı verildi
Kanal İstanbul projesi için hazırlanan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu inceleme değerlendirme komisyonunda kabul edildi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın hazırladığı son dönemin en çok tartışılan konusu Kanal İstanbul projesi için hazırlanan son şekli verilen Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu yeterli bulunarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından bugün halkın görüşüne açıldı.
“Nihai” olarak kabul edilen ÇED raporu 10 gün boyunca görüş ve öneriler için askıda kalacak.
Kanal İstanbul'un ÇED Raporu'nda, uluslarlarası su yollarının hukuki durumu ve Montrö Sözleşmesi'in maddeleri de incelendi. Raporda Türkiye'nin Montrö kazanımları ve uluslararası su yollarının yasal durumu Kanal İstanbul üzerinden değerlendirildi.
Kanal İstanbul'da Türkiye'nin ticaret gemileri konusunda tam egemen olduğu belirtildi ancak savaş gemileri konusunda Montrö'ye işaret edildi.
Raporda, “Bununla birlikte, uluslararası hukuka göre yargı bağışıklığı olan savaş gemilerinin bayrak devletinin Kanal İstanbul geçiş talepleri karşılıksız bırakılmamalı, âkit devletlerin Ankara’daki temsilcilikleri bu taleplerden zamanında (Sözleşmede düzenlenen 8 ve 15 günlük süreler dikkate alınarak) haberdar edilmelidir” denildi.
Kanal İstanbul’un doğal su yollarından farklı olarak uluslarası hukuka, bu alandaki hükümlerine tabi olmadığı, bu nedenle Türkiye’nin kanal üzerindeki tam egemen hakka sahip olacağının anlatıldığı raporda, “Kanal’dan geçiş Türk hukukuna göre düzenlenecektir” ifadelerine yer verildi.
Raporda, Kanal İstanbul geçişleri nedeniyle Montrö Sözleşmesi’nin tartışmaya açılmaması istenirken özetle şu maddelere vurgu yapıldı:
* Kanal İstanbul yoluyla Ege Denizi-Karadeniz arasında yapılması planlanacak bir geçiş, Montrö Boğazlar Sözleşmesi kapsamında uğraksız geçiş olmayacaktır. Böyle bir geçiş, geminin bayrak devletinin, acentesinin veya gemi yetkililerinin talebi üzerine olması durumunda kabul edilebilir ve Sözleşmedeki geçiş özgürlüğü ihlal edilmemiş olur.
* Türkiye’nin yasama, yürütme ve yargı yetkilerinin tam ve mutlak olduğu egemenlik alanında Kanal İstanbul’un inşa edilmesi ve faaliyete geçmesi, İstanbul Boğazı’nın hukuki yükünü ve Türkiye’nin uluslararası hukuktan ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nden kaynaklanan sorumluluğunu azaltmaz ve değiştirmez.
* Türkiye, uğraksız geçiş ilkelerinin ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin lafzına ve ruhuna zarar vermeden egemen devlet olarak Kanal İstanbul geçişlerini dilediği gibi düzenleyebilir.
* Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Türk Boğazlarının güvenliği ile birlikte Karadeniz güvenliğini de düzenleyen, orijinal haliyle günümüze kadar yürürlükte kalabilen XX. Yüzyılın önemli bir istikrar ve denge belgesidir.
* Lozan Barış Antlaşması’ndan sonra Türkiye Cumhuriyeti'nin en önemli siyasal antlaşması olarak kabul edilmektedir.
* Sözleşme’nin fesih edilmesi ve yeni bir sözleşme yapılamaması, Türkiye ve Karadeniz’e kıyıdaş devletlerle birlikte, Boğazları kullanan devletler için de belirsizliklere ve istikrarsızlıklara sebebiyet verebilecektir.
Birgün