Kılıçdaroğlu: Erdoğan gideceğini gördü
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 'gideceğini gördüğünü' söyledi. Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın giderek sertleşen açıklamaları için "Kaybedeceğini görüyor, yerimde nasıl tutunabilirim arayışı içinde. Anadolu’da güzel bir söz vardır. Zulüm edenin çabuk gitmesi için zulmün artsın diye dua ederler, bir an önce gitsin diye” yorumunda bulundu. Kılıçdaroğlu, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’a da "Türkiye yüzde 5 büyümezse istifa etmeli. Milletin yakasından düşmesi lazım" çağrısında bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun bir televizyon kanalında yaptığı açıklamalar için “Bu mitomani hastalığıdır. Bunu bir araştırsın” demişti. Erdoğan’ın mitomani çıkışı sonrası CHP tarafından yayınlanan bir video ile Erdoğan’ın geçmişte söylediği sözler hatırlatılmıştı. Halk TV canlı yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Erdoğan'a neden cevap vermediniz?" sorusu üzerine, "Cevap vermeye değer mi? Önce bu sorunun cevabını bulmamız lazım. Cevap vereceğiniz kişinin, ön yargılardan kurtulması lazım. Kinle öfkeyle devlet yönetilmez" dedi.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
Önyargılarınızdan arınmanız gerek. Şimdi baktık dünyada deniyor ki , hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Peki bugün, yaşadığımız tablo nedir? Teknoloji gelişti, dünya küçük bir köy oldu. Öteden beri öyleydi. Kolera da oldu, veba da oldu. Dünya aslında her dönemin kendi köyü. Eğer hiçbir şey ekisi gibi olmayacaksa, yeni de ne olacak? Bunu da yorumluyorlar, bir grup diyor ki; dünya daha otoriter yönetimlere teslim olacak.
Sosyal devletin bu dönemde unutulduğunu gördük. Dünya küreselleşti. Minimum maliyet var, kar maksimum olacak. Biz ne yapmalıyız? Yoksulluğun, işsizliğin arttığı bir Orta Doğu’yu düşünelim bir Afrika’yı düşünelim… Kaostan etkileniyorlar. Kurtuluşu gelişmiş ülkelere gitmekte buluyorlar. Hangi ülkeler bunlar… Demokrasi gelişmiş ülkeler, insan hakları belirli bir standardı yakalamış ülkeler. Bu şu gerçeği önümüze koydu, kişi başı gelirin yüksek olduğu, refahın yüksek olduğu ülkelerin sorumluluğu var mıdır?
İki emperyal güç devreye girdi, Amerika ve Rusya… Onlar da kendi menfaatini düşündü. Peki diğer ülkeler? Ölen insanlar, ölen insanların eline silah verenler. Hepimiz seyrettik, onlar da seyrettiler.
Gelişmiş ülkelerin sorumluluğu var. Ne zaman kendi ülkelerine göç geldi o zaman göz diktiler, gelmeseydi gene gözleri kapalıydı. Şu soruyu herkesin sorması lazım, bütün İslam ülkelerindeki üniversite sayısı Amerika’daki üniversite sayısından daha az? İslamiyetin çıkışındaki o bilim, sanat neden birden bire kayboldu.
Minimum kar, çalışana daha fazla vermek demektir. Maksimum da kaça satarsa. Dolayısıyla kendi ülkene transfer ediyorsun.
Demokrat olmamız lazım. Otoriter rejimlerin ülkeleri felaketlere sürüklediği, insanların demokrasi açısından yetkilerinin sınırladığı, düşünen insanları hapisleri attığı ülkekler gelişemez.
Türkiye’de anayasalar şu veya bu etkisi altında yazıldı. Düşünen insanların bir araya gelmesiyle hazırlanmadı. Hep darbeler oldu. Buradan Türkiye’yi çıkarmak, yeni güzel bir demokratik anayasa hazırlamak gerek. Dolayısıyla kavgasız, bu alanda kavgadan arınmış bir Türkiye inşaa etmek gerek. Bu süreç bize düşünme ve dinleme fırsatı veriyor.
Biz bir şey yapmamız lazım. 100 yıllık dönemler ülkelerin tarihlerinde önemlidir. 100 yıl sonra geldiğimiz noktada biz acaba ülkemizi demokrasi ile taçlandırdık mı. 100. yılında gelecek perspektifi çizmediyseniz siz geleceği yönelik bir siyasetçi değilsiniz.
Manevi duygularımızın yoğunlaştığı bir Ramazan dönemindeyiz, dolayısıyla düşünmemiz gerekirken ön yargılarımızdan arınalım derken bunun da altını çizmek istiyorum.
ERDOĞAN'A NEDEN YANIT VERMEDİ?
(Cumhurbaşkanı Erdoğan'a neden cevap vermediniz?) Cevap vermeye değer mi? Önce bu sorunun cevabını bulmamız lazım. Cevap vereceğiniz kişinin, ön yargılardan kurtulması lazım. Kinle öfkeyle devlet yönetilmez. Bürokrasiye girdiğimde, o yıllarda üstadım bana şunu söyledi. İlerde önemli yerlere gelebilirsin, sana evet diyen insanı dinlemeyebilirsin ama bir kişi sana hayır diyorsa onu dinlemen lazım. Devleti yöneten kişilerin, devletteki liyakatın ne olduğunu bilmesi lazım. Merkez Bankası, Diyanet, Genelkurmay Başkanlığı, Maliye Başkanlığı, bunların yasal sorumluluğu vardır. Onların da başında Cumhurbaşkanı vardır. Herkesi kucaklaması gereken kişi, sadece kendi partisini korur diğer partileri ötekileştiriyorsa o ülkeyi yönetemez.
Erdoğan’ın konuşması, Türkiye Cumhuriyeti adına Devleti adına beni üzdü. Her karışında şehit var. Niye kavga ediyoruz, hele Ramazan’da.
Bir insan belirli bir yere oyla gelir. Bir insan eğer ortaya çıkan tabloyla gideceğini görüyorsa, nerede hata yaptığını sorgulamalıdır. Ama hayır ben hiç hata yapmadım, devlet demek zaten benim anlayışıyla yönetirse sorun çıkar.
Gideceğini görüyor, kaybedeceğini görüyor. Acaba yerimde nasıl tutunurum bunun arayışı içinde.
Kovid-19 olayı ortaya çıktıktan itibaren hep nelerin yapılması gerektiğini anlattım. Hepsi yapıldı mı hayır, ama bir kısmını yaptılar. Hala çözülmesi gereken ekonomik sorunlar var. Kovid-19 ortaya çıktığında, erdoğan’ın ilk yapması gereken şey Sağlık Bakanlığı’nı davet edip, yayılacağı söyleniyor, siz de geçen yıl pandemi raporu hazırlamıştınız gel Bakanlar Kurulu’na bilgi ver. Yapılmadı.
Yine benim önerimdi, ekonomik sosyal konsey. Süratla çağırın dedim, yapılmadı. Nedir ekonomik sosyal konsey… Sorunlu yaşayanlarla sorunu çözenlerin yan yana gelmesi demektir.
Kısa çalışma ödeneğinden yararlanamayanlar için 1.177 lira. Şimdi düşünün ikimiz de sigortalıyız, iş yerinde çalışıyoruz ikimiz de sigortalıyız. Siz benden daha uzun çalıştığınız için daha fazla alabiliyorsunuz. Neden fark var? Ben de işsiz kaldım. Bana da aynı imkanı sağlamanız lazım.
Yoksullukla mücadele, bir ülkeyi 18 yıl kesintisiz yöneteceksiniz, istedğiniz kanunu çıkaracaksınız, istediğiniz bürokratı istedğiniz yere atayacaksınız. 18 yıl sonra yoksul sayısı azalmadı, arttı. Bütün AKP’li kardeşlerime seslenmek istiyorum, 18 yıl görev yaptılar. Bu ülkede neden hala çocuklar yatağa aç giriyor, bu ülkede neden insanlar yoksulluk nedeniyle intihar ediyor.
Merkez Bankası’nın 30 milyon rezervi olan para da düştü doları düşürmek için. Sadece, yoksullara dedi ki 2 milyon 400 bin kişi. 1000 lira verdi. Bu ay kullandın, bir dahaki ay para yok. Nasıl geçinecek. Yardım amacıyla, karşılıksız ödediği 4.4 milyar lira.
Bu süre içinde borçlanma dolayısıyla ödenen faiz miktarı 38 milyar lira. Fakir fukaraya 4 milyar tefecilere 38 milyar veriyorsunuz. Fakir fukaranın hakkını kim savunacak? Baba işsiz, anne işsiz, üniversiteyi bitiren işsiz…
256 bin faaliyeti durdurmuş işletme var. Daha ağır bir tablo ortaya çıkacak. Bu politika izlenirse öyle görünüyor. İşsizlik artacak. Biz baştan hükümeti uyardık, yanlış politika uyguluyorsunuz dedik. 56 milyar lira para bastılar, kime verdiler? Ben bilmiyorum… Sadece işsizlik sigortası fonunda 131 milyar lira var. Bu fonun faiz geliri 16 milyar lira. Sayın Erdoğan’a buradan çağrı yapalım, 16 milyar lirayı fakir fukaraya verin.
Sayın Berat Albayrak, ekonomi yüzde 5 büyüyecek diyordu. 2020’de ekonomi yüzde 5 büyümezse istifa edecek mi? Hem sırtını Saray’a dayamış durumda, hem emrinde olan geniş bir medya var, hem iddialı ben ekonomiyi yüzde 5 büyüteceğim diyor, büyütürse şapka çıkartırız. Yapamazsa bırakması lazım. ama hayır bırakmaz, Erdoğan bırakmaz ki. Nihayi fatura halka kesilir.
Sayın İmamoğlu, aylardır süt dağıtıyordu. Ama hiçbir zaman bunu fakir fukaranın sırtından yapmıyor. Bakıldığı zaman, devlet yönetiminde vatandaşa saygı devlet yönetiminde değerlere saygı. Yoksulun yoksulluğunu afişe edebilir misin ya? Türkiye zengin bir ülke, kaynağı halk için kullanmak asıl mesele.
GEÇİŞ GARANTİLİ KÖPRÜLER
Bu sözleşmeler gizli. 600 milletvekili de bunu bilmez. TBMM Başkanı da bunu bilmez. Ben de bilmem. Genelkurmay Başkanı da bilmez. Sokaktaki vatandaş da bilmez. Verdikleri garantiler var. Sayın ERdoğan, çok güzel bir şey söyledi. Kovid-19 başlangıcında, zor bir sürece giriyoruz dedi. Doğru. Yanlış nereden başlıyor? Fedakarlığı kim yapacak? Dükkanı kapattın, kahveyi kapattın, esnafı kapattın, pastaneyi kapattın. İşçiye de dedin çekil kardeşim biz mücadele ediyoruz. Onlara bir şey ödenmedi. Dükkanın kirası ödenmedi, yanında çalışanlara kısmen ödeme yapıldı. Fedakarlığı asıl yapması gerekenler kim? Para pul içinde gezenler.
Osman Gazi Köprüsü, 2020 yılında Hazine’ye minimum maliyeti 2 milyar 300 milyon lira. Yavuz Sultan Selim Köprüsü 790 milyon lira, Avrasya Tüneli 3oo milyon lira. Otoyolları da dahil ettiğiniz zaman 6 milyar lira ödeme yapılacak. Bunlar hangi fedakarlığı yaptı? Hiçbir fedakarlığı yapmadı. Kimse köprüden geçmiyor, ama devletin ödeyeceği para habire artıyor.
Mücbir sebep diyorsunuz. Sözleşmeyi bilsem tamam. Bir gazeteci arkadaşımız yazdı. Biz çağrı yaptık gelir garantisi verdiğin bu adamlara de ki, öteleyelim. Elimde bu para kalsın, fakire esnafa verelim. Herkes fedakarlık yaptı bunlar yapmadı.
Emperyal güçlerin kalmasını istedikleri kışı rahat elde edebilecekleri kişidir. Bir telefonla papazı serbest bırakıyorsan Erdoğan’dan daha iyi bir kişi yoktur.
Cumhuriyet